Uygulamalı Şeriat Eğitimi

Geçen hafta ulusal basında okuduk. Sosyal medyada ve kamuoyu gündeminde yer alan haber aslında hem ibretlik hem de ders mahiyetli. Mekke’de yaşanan...

Geçen hafta ulusal basında okuduk. Sosyal medyada ve kamuoyu gündeminde yer alan haber aslında hem ibretlik hem de ders mahiyetli. Mekke’de yaşanan olay kısaca şöyle;

Necmettin Erbakan Üniversitesinde görev yapan şeriat hukukçusu Muhammed Ali Çağlar isimli akademisyen geçen yıl umre yapmak için Suudi Arabistan’a gider. Kabe’de tavaf esnasında Hacerül Esved’e dokunmak isterken çantasını düşürür. Eğilip çantasını almaya çalışırken yaşanan izdiham nedeniyle kafası bir başkasının kalçasına değer. Bunu gören Suudi polisi Çağlar’ın bu hareketi bilinçli yaptığına kanaat getirip “taciz” iddiasıyla gözaltına alır. Daha sonra çıkarıldığı şeriat mahkemesinde suçlu bulunup 2 yıl hapis ve 50 bin riyal para cezasına çarptırılır.

Yaklaşık 7.5 aydır Suudi Arabistan’da tutuklu bulunan Muhammed Ali Çağlar ailesine gönderdiği ses kaydında şöyle diyor;

“Ben Muhammed Ali Çağlar. Annem ve babamla geldiğim umre ziyaretinde aleyhimde herhangi bir delil veya şikayetçi olmamasına rağmen tutuklandım. Yaklaşık 7,5 aydır insani olmayan şartlarda tutukluyum. Burada herhangi bir yatak vermedikleri için pek uzanmıyorum. 64 yataklı bir koğuşta 126 mahkum kalıyoruz.

İnanılmaz derece iğrenç bir ortamda hamam böceklerinin dolu olduğu bir koğuşta olumsuz koşula maruz kalmış durumdayım. Bu nedenle astım hastalığım çok ilerledi nefes almakta güçlük çekiyorum. Sağlığım bozulmuş durumda. Şiddetli bel ağrılarım var. Vücudumda çeşitli yaralar çıktı. En kötüsü de akıl sağlığımı kaybetmek üzereyim. Artık tahammül edemiyorum. Buradan tek çıkış yolu ölüm olmamalı.

Lütfen beni buradan kurtarın. Devletime güveniyorum. Beni kurtaracağına inanıyorum. Yalvarıyorum lütfen beni aileme, henüz 2,5 yaşında olan oğluma kavuşturun. Her geçen gün hissedilen buhranla yavaş yavaş ölüme gittiğim bu mecradan beni kurtarın. Yetkililerin bu zulme daha fazla göz yummayacağına inanıyorum. Ne olur kurtarın beni.”

Öncelikle sayın hocamıza geçmiş olsun diyoruz. Olayın hukuki yönünü, yargılamadaki adaletsizliği burada tartışmayacağız. Hocamızın hareketinde herhangi bir kasıt olmadığı yönündeki inancımızı belirterek olaya bir başka açıdan bakacağız.

Sayın hocamız şeriat hukukçusu ve Türkiye’de şeriat hukuku üzerine çalışmakta. Şimdi bizzat şeriat hukukunu Arabistan’da uygulamalı eğitimle görmekte.

Şeriat hukukçusu akademisyen hocamızın ses kaydındaki son sözlerini tekrar hatırlayalım. Ne diyor;

“Akıl sağlığımı kaybetmek üzereyim lütfen beni kurtarın. Devletime güveniyorum.  Yalvarıyorum lütfen beni aileme ve çocuğuma kavuşturun…”

Sayın hocamız nereden sesleniyor?

Şeriatla yönetilen bir İslam ülkesinin hapishanesinden.

Kime sesleniyor, kimden yardım bekliyor?

Laik bir ülke olan Türkiye’den.

Oldukça düşündürücü…

Ümit ederiz ki;

Ülkemizde şeriat yanlısı olanlar, hocamızın gördüğü uygulamalı şeriat eğitiminden gereken dersi alır ve bir kez daha düşünür.

17 Kas 2023 - 10:17 Şanliurfa/ Şanliurfa- Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Urfagaste Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Urfagaste hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Urfagaste editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Urfagaste değil haberi geçen ajanstır.